“Kalbin yetmiyorsa sevemeyeceğin insanı yorma. Cesaretin yoksa yürüyemeyeceğin yola çıkma” diyen Charles Bukowski’ye saygı duruşudur Sessiz Aşk Terapisi.
Okuyacağınız bu kitapta, bir terapinin ne denli yaralayıcı ve hastalıklı olabileceğine, danışanın derinliğinde ve ufkunda bir ömür boyu zonklayan bir yaraya dönüşebileceğine tanıklık edeceksiniz.
Bilimin ve sanatın herhangi bir alanında ustalaşmış, şaheserler ve idealler yaratmış kişiler her çağda nadirdir ve salt bu yüzden bile olsa onlara saygı ve sevgi besleriz duygu sarayımızda. Fakat yaşamın her alanında olduğu gibi bu muteber uzmanlık alanlarında da hatalar, yanlışlar ve istismar vakaları olmuş ve olmaktadır maalesef. İnsanın herhangi bir alanda mükemmelleşmiş olması, onun insan olmanın kusurlu doğasından azade olması anlamına gelmiyor elbette. Kadim atalarımızın dediği gibi: İnsan beşerdir, şaşar!
Hayat iyisiyle kötüsüyle sürprizlerle örülüdür. Ey okur, sen bu kitabın sunacağı hayrete hazır mısın? Sanılanın, yaygın yanılgının ötesine geçip, terapist-danışan ilişkisinin hastalıklı aşk sarmalına girmeye cüret edecek misin?
Ey okur, elinde tuttuğun bu kitabı; aşkı ve sevgiyi hak ettiği gibi bir şifa, güçlenme ve özgürleşme deneyimine dönüştürme çabasının bir meyvesi olarak okumalısın!
Duygusal ilişkilerde kritik mesafeyi koruyarak, bize şifa ve güç katanı içeri davet edip; bizi ezen, boyun eğdiren ve hasta edeni dünyandan söküp atmayı arzulamalı ve gerçekleştirmeliyiz.
Ey okur, var mısın despotların istismarına son vermeye; var mısın aşkı/sevgiyi, kendini ve yaşamı savunmaya?
Var mısın veda etmeye, var mısın kendinle ve yaşamla yeniden tanışmaya?
Öyleyse merhaba…
|